8 Mart Cuma 2024 – ”BİR SES VER-ALEGORİ” Fotoğraf Söyleşisi ve Sunumu
8 Mart tarihinde EFSAD’ın konuğu “Bir Ses Ver” fotoğraf grubu. EFSAD’lı kadın fotoğrafçılardan oluşan “Bir Ses Ver” fotoğraf grubu, 2016 yılından bugüne “Bir Ses Ver”, “Sade”, Bir İnsan, Bin Masal”, “Işık Hikayeleri”, “Covid 19”, “Sakince” ve “Bir Ses Ver Belgesel Gösterimi” başlıklı projelerini hayata geçirdi ve fotoğraf severlerle paylaştı. Grup üyeleri bu projeleriyle çeşitli yarışmalarda çok sayıda ödül ve sergileme aldılar. Her yıl farklı temalarla projeler üreten “Bir Ses Ver” grubunun proje danışmanlığını ve küratörlüğünü EFSAD eski başkanlarından Birol Kayrak yürütüyor.
“Bir Ses Ver” grubunun bu yılki projesinin çıkış noktası “Piktoryal Fotoğraf” olarak belirlenmiştir. Bu fotoğraf türünde alegori ve alegorik anlatım oldukça yaygındır. Grup, gösterinin ismini bu çağrışımdan almıştır. Alegori, bir düşüncenin, eylemin, duygunun ya da bir kavramın sembollerle ifade edilmesi anlamına gelir. Grup, çalışmalarını kişiselleştirerek ve kendilerine özgü yorumlarıyla görselleştirerek bu anlamı işlemiştir. Teknik olarak piktoryal fotoğraf üzerine çalışan grup, uzun ve özverili çalışmaları sonucunda piktoryal fotoğrafı kendi bakış açılarıyla yorumlayarak farklı fotoğraf çekim teknikleri kullanmış ve bilgisayar ortamında manipülasyon yapmadan birbirinden farklı 10 fotoğraf gösterisi hazırlamıştır. Şimdi bu çalışmaları sizlerle paylaşıyorlar.
Bu yıl gösteride yer alan fotoğrafçılar ve çalışmaları; Ayşe Güzin Özlü- “Dantel”, Çiçek Kıral- “Kalıcılığın Büyüsü”, Ebru Baysan- “Koza”, Elif Canarslan “Geçişler”, Fikriye Yarlıgan- “Sonsuz Akış”, Neşe Çelen – “Maskelerin Ardında”, Nilgün Temel -“Davet”, Özge Özer Meranezlioğlu – “Saykodelik İzlenimler”, Semra Yıldırım – “Mutluluk” , Serpil Özbek -“Kanatlardaki Özgürlük”, isimli projeleriyle sizlerle buluşacak. Proje kapsamında hazırlanan portfolyoları 8 Mart 2024 saat 19:00’da Özdilek Sanat Merkezi’nde izleyebilirsiniz.
AYŞE GÜZİN ÖZLÜ
DANTEL
Ne çok sevmişim kitaplarımı çokça almışım kimisini okumuş kimisini sadece almış…
Ne çok duygular yaşamışım kimisini sevmiş kimisini öylesine…
Ne çok kararlarım olmuş kimisi yerli kimisi yersiz…
Ne çok başlamışım bazen de bitirmiş…
Ne çok özlemişim geçen zamanı bazen düşünmüş bazen de boş vermiş…
Ne çok yaşamdaymışım bazen de gölge gibi…
Dinlenmek istemişim bir portakal bir demlik çay eşliğinde…
Dantel gibi örülmüş bazen de sökülmüşüm…
Kedimi çok mu sevmişim?
Zaman varmış gibi yokmuş gibi…
Bu yelkenli nereye gidiyor?
ÇİÇEK KIRAL
KALICILIĞIN BÜYÜSÜ
Zamana meydan okur fotoğraf.
Bu isyan değil de nedir?
Zaman geçer, fotoğraf kalır.
Zaman yolcu, fotoğraf zamanın boşlukta geride bıraktığı izdir.
Zaman içerisinde kalıcılığın büyüsü ” Fotoğraf”
EBRU BAYSAN
KOZA
Doğum ve ölüm arasında var olan bir hayata sahibiz. Etrafımızda ki yüzlerce insana rağmen yine de kendimizi çaresiz, değersiz ve yalnız hissediyoruz. Peki… Gerçek yalnızlık nedir? Kendi aklımızda kapalı, kilitli kaldığımızı fark etmek mi? Oraya ne biri girebilir, ne de siz oradan çıkabilirsiniz. ‘’Neredeyim?’’ ‘’Neden buradayım?’’ sorularına cevap ararken asıl olan hayatın sizi dışlaması mı?
Ekspresyonizm akımını benimsediğim projede piktoryal fotoğraf tekniği ile ortaya çıkan koza da asıl olan duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkmasıdır. Proje genç kızın kendi çökmüş beyninden çıkma mücadelesidir. Eski bina kahramanın beyninin imgeselleştirilmiş halidir. İnsanın bu dünya üzerinde yok oluş karşısındaki çaresiz tavrı anlatılmaktadır.
ELİF CANARSLAN
GEÇİŞLER
İnsanların; günlük hayatlarındaki sıradan bir anlarını fotoğraflayarak, her insanın kendi iç dünyalarından ve ideolojik ki düşüncelerinden sıyrıldığında aslında birbirimize benzediğimizi fotoğraflarımla göstermek istedim.
FİKRİYE YARLIGAN
SONSUZ AKIŞ
Akarsu en az direnç gösteren yolu seçer. Önüne bir kaya çıksa yolundan vazgeçmez, etrafından dolanır gider. Kayanın etrafından dolaşamayacak olursa birikip çoğalıp kayanın üstünden aşar gider. Yok buda olmuyorsa, sabırla damla damla kayayı deler geçer. Doğası hiç değişmez yoluna devam eder, akar gider.
NEŞE ÇELEN
MASKELERİN ARDINDA”
“Gözlerim maskelerin ardında bir deniz arar, ruhlarını gizleyenlerin sessiz çığlıklarını duyar.” der Rumi.
Maskelerin ardında, gizemli bir dünya yatar; her biri, bir hikayenin başlangıcıdır. Gerçekliğin perdelerini aralayarak, maskelerin gizemli dünyasında gölgelerin içindeki sırları aydınlatıyoruz. Her karenin ardında, derinliklere dalmak için sanatın büyüsüyle maskelerin gizemindeki ruhun sessiz şarkılarını keşfetmeye ve bu sanatsal serüvende, her bir görüntüdeki sıradışı anları yakalamak için hazır olun.
NİLGÜN TEMEL
DAVET
Her sanat dalı belli süreçlerde birbirinden etkilenmiş, kimi zaman bir şiirden duygulanılıp şarkı bestelenmiş, kimi zaman bir fotoğraftan yola çıkıp film çevrilmiş. Sanat içiçe girmiş, birlikte güçlenmiş.
Fotoğrafın resimsel halinden, piktoryalden oluşan konumuzu çalışırken, f otoğrafın sadece teknik, yapay ve işlevsel olmadığını öne çıkarmak istedim. Evrensel bir dili olduğunu, topluma, çağa, mekana, insanlara ilişkin bilgilerle yüklü okumalarla kodlandığını düşündüm. Edebiyatın şiir dalından yararlanıp, Can Yücel’in ‘Davet’ şiiri ile fotoğraflarıma şiirsel bir dil, kullandığım teknik ile resimsel bir etki oluşturmaya çalıştım. Zaten çoğu zaman sanat tüm dalları ile bütünleşmiş ve birbirinden güç alıp, tamamlar olmuş değil mi?
ÖZGE ÖZER MERANEZLİOĞLU
SAYKODELİK İZLENİMLER
Saykodelik, kavram olarak zihnin tezahürü anlamına geliyor. Zihnin içdünyasını anlatmaya yönelik bir kavram. Ayrıca bir sanat alanı olarak da kabul ediliyor. 1960’ların sonlarındaki karşı kültürün sanat hareketi olarak da biliniyor. Hippilerin başlangıçlarını hepiniz hatırlarsınız. O dönemler hem müzik hem de görsel sanatlar alanlarında bir çok saykodelik eser verilmişti. Özellikle müzik alanında Beatles, Jefferson Airplane, Gateful Dead, Pink Floyd ve The Doors gibi grupları ve sanatçıları hatırlarsınız diye düşünüyorum. Ayrıca o dönemdeki albüm kapaklarının tasarımlarına baktığımızda yine tasarımların saykodelik görsellerden oluştuğunu da söylebiliriz. Saykodelik sanat ürünleri daha çok parlak renkler, çarpık şekiller, figürlerdeki tekrarlarla bir tür halüsinasyon yaratma ve yaşatma durumunu anlatan görsellerden oluşuyor. Bu projemde tüm bu okuduklarım, gördüklerim ve dinlediklerimden etkilenerek izleyen kişilerde bir tür halüsinasyon etkisi yaratmak ve çektiğim fotoğrafların içinde kaybolarak farklı bir dünyaya geçiş yapmalarını istedim. Umarım benim hissettiklerimi sizler de hissederek biraz nostaljik biraz yanıltıcı ama enerjik farklı dünyayı bu çalışmayı izlerken yaşarsınız.
SEMRA YILDIRIM
MUTLULUK
Mutluluk… kuralları belirlenmemiş, bilinen, bazen de kendiliğinden gelişen yaşamın küçük bir anı.
SERPİL ÖZBEK
KANATLARDAKİ ÖZGÜRLÜK…
Uçmak özgürlüktür, özgürce hareket edebildiğimizde sınırlar kalkar. Sınırlar yok olduğunda sonsuzluğu yakalarız. Sonsuzluksa HUZURDUR…